Kaymakam ve Sinan Ateş…
Aşağıda gerçek hayatta yaşanmış gerçeklerle
Türkiye’nin, Türk Milleti’nin, Anadolu’nun kendi haline bırakılırsa bir sorununun olmadığını
aksine bir olmak, beraber olmak, diri olmak gibi
bir yolun olduğu görülecektir.
Yeter ki, maskeliler, iki-üç kimlikli-kişilikli-isimli
etnikçi, bölücü, kripto, küreseller araya girmesin!
Şimdi gelelim gerçek hayattaki yaşanmışlığa
************
Bir Kaymakamın Yaşadığı Anı…
Alevi bir gencim.
Babam ben çocukken ölmüş…
Annem, beslediği koyunların ve ineklerin sütünü satarak kıt kanaat büyütüp okuttu beni.
Ankara siyasalda okuyup mezun oldum
Mülki Amir olmayı hak ettiim.
Bir çok yere başvurdum ancak kaymakam olarak işe başlamam hep engellendi.
Anneme başka iş bakayım çalışayım dedim. Annem ısrarla kaymakam olmamı istiyor fakat kaymakam olarak görev almam için ‘ dayı ‘ bulamıyorum.
Ancak annemi de başka bir iş tutmam hususunda ikna edemiyorum.
Nihayet Ankara’da rüşvet karşılığında kaymakamlığa başlamamı sağlayacak birini buldum ama çok para istiyor.
Annem “merak etme oğlum evdeki koyunları inekleri satalım git o adamla görüş konuş” diyor.
“Ama anne bunu sana nasıl yaparım ne yiyip ne içeceksin” diyorum, dinletemiyorum sözümü; illede “kaymakam olarak görmek istiyorum” deyip duruyor.
Vve sonunda ahırımızda kaç koyun inek varsa sattı annem.
O parayı alıp buluşacağım adamla rendevulaştığımız Ankara Çukurambar’da Mado’ya gelip beklemeye başladım adamı.
Kaç gündür Ankara’da otellerde yatıyorum. Sattığımız koyun inek paraları bitmesin diye çoğu gün aç geziyorum ve Mado’da beklediğim kişi bir türlü gelmiyor, gelmedi.
Mado dan dışarı çıktım annemi aradım gözlerim dolu.
Annem telefonun öbür ucunda ben Çukurambar caddelerinde telefon kulağımda ağlıyoruz. Gelen geçen bana bakıyor, aldırmıyorum ağladıkça gayri ihtiyari sesimin yükseldiğini de farkediyorum.
Bir ara karşıma 5-6 takım elbiseli heybetli kişi geliyor ve en çok bunlar bakıyor bana.
Sırtımı döndüm ağladığımı görmesinler diye ve geçip gittiklerini sanarak.
Hala annemi ikna etmeye çalışıyorum; “bak anne” dedim
“kaç gündür adamı bekliyorum ama bir türlü gelmedi gelmiyor, cebimdeki para bitmeden geleyim ve sattığımız koyunları inekleri tekrar alayım” deyip telefonu kapattım.
Elimle gözyaşlarımı silip arkamı döndüm.
Ki,
Demin yanımdan geçen beş altı kişi dediğim kişilerden biri elini uzattı bana
“ben Dr. Sinan Ateş … istemeyerek konuşmalarını duydum .. bak karşı binadaki 8. katta ofisim var.. gel bi çay içelim“ dedi.
O kadar çaresizdim ki hiç tanımadığım bu insanların peşine takılıp ofisine gittim. Elimi yüzümü yıkadım çay içip derdimi anlattım, ardından çorbalar geldi.
Ben çorbamı içerken Sinan Ateş bir telefon görüşmesi yapıp kapattı.
Belli ki konuştuğu bakan idi.
Çorbamı bitirir bitirmez Sinan Ateş’in iki arkadaşı bana eşlik edip arabayla götürüp birine teslim ettiler.
Gittiğim yer çok ilgi gösterdi bana ve bazı evraklar düzenlediler, imzaladım çıktım odadan.
Sonra eve annemin yanına döndüm.
Koyun paralarını iade ettim.
Üç beş gün sonra görev yerim bildirildi bana ve görevime başladım …
Annem o kadar mutluydu ki çocuklar gibi.
İkiide bir “illede şu adamı ( Sinan Ateş ) al gel misafir et bize oğlum” der dururdu.
“Tamam anne söz bir gün o yağız delikanlıyı alıp getirecem sana” diyordum.
Böyle bir düşüncem vardı Sinan’ı alıp anneme götürmeyi planlıyordum ki…
Fazla geçmedi Çukurambar’da ağladığım aynı caddede Sinan Ateş’in vurulduğunu öğrendim.
Yıkılmıştım…
Önce annemi aradım; “anne” dedim.
Gerisini getiremiyorum ağlamaktan.
Ytkuna yutkuna tekrar “anne” dedim “Sinan’ı vurmuşlar”…
Daha evvel hiç duymadığım feryad, figan sesi duydum annemden.
Annem ordan ben km’lerce uzakta makam odasında ağladık…
Sonra cenazenin defnedileceği günü öğrendim ve Vali’den Sinan Ateş’in cenazesine katılmak için izin istedim…
Vali ; “katiyen olmaz” dedi.
Boş kağıt imzaladım valinin önüne koydum.
“Nasıl bir işlem yaparsan yap istersen kov” dedim çıktım odadan…
Gittim cenazeye mahşeri kalabalık…
Ve anladım ki Sinan Ateş’i yalnızca ben değil milyonlarca insan sevmiş …
Vali mi? Sevgiyle saygıyla takdirle sarıldı bana.
***
Sinan’ın başka bir hikayesini daha yazmak üzere sevgi ve saygıyla …M.Kahya
**************
Kaymkam M.Kahya’nın (istemese de) hem kendisinin hem de Merhum Sinan Ateş’in,
Anadolu İnsanlığı’nı anlattığı bu hatırasının önemi, bizim yıllardır anlatmaya çalıştığımız
ve adına Büyük Türk Birlik Beraberliği dediğimiz,
Bir olma, Diri olma idealimizin canlı kanıtıdır.
Sana Rahmet Olsun Sinan Ateş, katillerin eninde sonunda yargıö nünde hesap verecekler ve o zaman Ruhun Şad Olacak.
Sağlıcakla Kal Yüce Türk Milleti’m.
Ramazan Sevinç 17.11.2023