Seçim Ekonomisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan her seçim döneminden önce büyük vaatler ve çılgın projelerle halkın karşısına çıkıyor, ustalıkla hazırlanmış algı yöntemiyle taraftarlarını ikna etmeğe çalışıyor ve hakkını vermek lâzım bunda da oldukça başarılı oluyor.
Her fırsatta cumhuriyetin kurucu iradesini eleştiren, yeri geldiğinde “İki Ayyaş” sözüyle Atatürk ve İnönü’yü hedef tahtasına oturtan, iktidarları döneminden öncesini “Eski Türkiye” olarak aşağılayan Erdoğan, yeri ve zamanı geldiğinde de:
“1923’te Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde devletimizin yönetim şeklini Cumhuriyet olarak ilan eden bizim irademizdi. 27 Mayıs darbesi bize yapıldı, darağacına çekilen de bizim irademizdi. 12 Mart muhtırası bize verildi. 12 Eylül darbesi bizi hedef aldı. 28 Şubat’ta milletin inancını boğmaya kalkıştılar. Her darbede hapse düşen, zulüm gören, acı çeken biz olduk. Varlığımıza, birliğimize, dirliğimize, refahımıza, huzurumuza kastettiler. Yılmadık, yıkılmadık. Mücadeleden bir adım geri durmadık. Erdem, irade ve cesaretle Türkiye’yi şahlandırdık” cümlelerini hiç çekinmeden kullanmakta oldukça mahir görünüyor.
Seçim Öncesi Buluşlar:
2007 seçimleri öncesinde Trakya ve Tuz Gölünde doğalgaz, Manisa’da petrol bulunduğu ilan edilmişti. Ancak o gün bu gündür bulunan doğalgazın ve petrolün adı sanı anılmıyor.
Yine 2014 seçimleri öncesinde Diyarbakır’da “Türkiye’nin 40 yıl ihtiyacını karşılayacak kadar” kayagazı bulunduğu duyurulmuştu. Bulunan bu kayagazının akıbetinin ne olduğu halâ belli değil.
Kanal İstanbul projesi açıklanmadan aylar önce yandaş medya tarafından: “Erdoğan’ın öyle bir çılgın projesi var ki, açıklandığında Türkiye de yer yerinden oynayacak.” Propagandası yapılıyordu. 27 Nisan 2011 yılında bizzat başbakan Erdoğan tarafından Açıklandığında gerçekten günlerce her akşam TV’lerde Kanal İstanbul projesi tartışılıyor ve son bir yıla kadar bu tartışma sürdürülüyordu.
Neyse duyduk ki 19 Ağustos 2022 tarihinde mahkemeden açıklanan karara göre Kanal İstanbul projesinin imar planları iptal edilmiş.
Şimdi ise önümüzdeki seçimlere hazırlanmak için üst üste hamleler yapılıyor. Söylenenler doğruysa, Gabar Dağında 250 Milyar Doların üzerinde petrol rezervinin bulunduğu haberleri veriliyor.
Ağustos 2020’de Sakarya sahasında 320 milyar, Ekim 2020’de yine Sakarya sahasında 85 milyar, Haziran 2021’de Amasra kuyusunda 135 milyar metreküp rezerv bulunduğu sürekli şekilde yurt içinde duyuruluyor tartışılıyor ancak, Toplam 540 milyar metreküplük doğalgaz rezervi henüz uluslararası raporlarda yayımlanmadı. Yani bulunduğu iddiasında bulunulan doğal gazın doğruluğu dahi tartışma konusu.
Diyelim ki bu gazlar gerçekten bulundu ise her şeyimizin yerli ve milliliği ile övünen hükümet, üç bin metrelik kuyulardan çıkarılacak doğalgazın karaya taşınması işini neden yabancı Kanadalı Schulumberger konsorsiyumuna verdi, devlet bu işi kendi imkânları ile yapamaz mıydı veya Türkiye de bu işi yapacak başka şirketler yok muydu?
Kafa karıştıran diğer bir soru ise: Doğalgaz ve enerji sektörü ile ilgili yayınlarda Sakarya Gaz Sahası’nın 2024 yılında ticari üretime geçebileceği açıkça yazılırken biz Mart ayında evlerimizde hangi yerli doğalgazı kullanacağız?
Patron Çıldırdı!
Bazı dükkân ve mağazaların camlarındaki reklam afişleri görürsünüz “Patron Çıldırdı!” 2022 Yılının son günlerinde müjde üzerine müjde açıklayan Cumhurbaşkanı Karadeniz de bulunan doğalgaz müjdesinden sonra uzun zamandır beklenen ancak muhalefetin ısrarlı bir şekilde dile getirdiği EYT Emeklilikte Yaşa Takılanların isteği de 2023 bütçesinde pay ayrılmamasına rağmen ek bütçe yapılarak kabul edilmiş oldu.
Yetmedi… müjdeli haberler zinciri gelmeğe devam ediyor. Sanayicinin tükettiği elektriğe fiyat indirimi ve çalışanların vergilerinde indirim gibi peş peşe yapılan açıklamaların devamı geleceğe benziyor.
Devletin madem böyle imkânları vardı 20 yıldır neden kullanmadığı sorusu ister istemez insanın aklına takılıyor.
Sağlıklı kalın.
İdris Türkten